2 Ocak 2015 Cuma

Ah elma!

   Giderek yalnızlaşmak, duvarlar örmek daha da, yaptığımın başka bir anlamı yok , sadece anlamsızlık kaplayan beynimi. Dünya ölsün.
   Ne gece gece olsun, ne gün güneş görsün. Kopsun kıyamet tıpkı beynimde olduğu gibi. Bir şuur kaybı tüm gördüğüm, gördüğüm kadar mı bu gece? Yoksa algım sonsuza mı açık?
   Dünyaya boğulmuş dört bir yanım. Geçmiş ve gelecek handikap, ilenç bu gece.
   Fevkalade yalnızım masadaki elmayla. Kalemin ucu bile daha gerçek benden. Siper amış sözcükler, kaçıyorlar beynimden. Sigara kağıdına sarıp kendimi, yakıp, dumanını çekip içime evrene üfleyesim geliyor.
   Ah elma bir ısırık alınıp bırakılmışsın benim gibi, her şey gibi. Karış karış karışığım. Yokluk, yoksulluk, hiçlik derinde bir yüzey gibi fukara ve terk edilmiş. Nasıl da dumanlısın sigaranın yanan ucu, seninde işin zor, yanıp durursun yavaş yavaş tükenmeye.
   İç hesaplaşmalar, saplantılar, korku imparatorluğuna bir zalim zulmü beyin. Fiyasko içerikli bir kitap gibi hisettin mi sen hiç kendini? Veyahut güzelliği unutulup terk edilmiş bir deniz kıyısısındır. Kaçamıyorsun öyle değil mi kendinden? Onca bilmişliğe rağmen dönüp dolaşıp yine bir hiçliğin içinde mi buluyorsun kendini? Hep bir yineleyiş, yeniden dile getiriliş olamazsın. Aitte değilsin,çünkü rüzgar yön veriyor çizdiğin yola. Ama fazlası değilsin azı ise asla! ...(D)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder