27 Aralık 2014 Cumartesi

Seviyorum yaşamın bana hissettirdiklerini. Hiç tanımadığım herhangi biri ile konuştuğum üç beş kelime ve onu bir daha belki göremeyeceğimi bilmenin hafifliği ile mutlu oluyorum. Gizem bu olmalı. Tesadüfen birileri ile karşılaşmak ve onların sana kattığı belki birkaç bilgi belki sadece bir gülümseme. Bir keresinde bir yolculuk anında aynı zamanı ve mekanı paylaştığım ve yüzünü göremediğim birinin iç sesine özgürlüğü vadettiğini gördüm. İç sesini bastıramayarak şarkı söylemeye başlamıştı kalabalığın içinde. Eski bir şarkı sözleriydi bunlar ve etrafındaki kimseye aldırmadan dökülüvermişti dudaklarından. Şarkı sözleri değil belki ama o adamın kendini önemseyişiydi beni etkileyen taraf. Bir keresinde ise bir tren garında aynı bankı paylaştığım bir kadın bana ruhunu sıkan tüm kötü olayları anlatmaya başlamıştı o beş on dakikalık sürede. Beni bir daha görmeyeceğini bilmenin hafifliğiyle bir parça rahatlamıştı.
Hayatın sıradanlığı kimi zaman sıradanlıktan uzakta diyor iç ses bana böyle anlarda. Hayatımız bir birine eklenmiş ufak anlardan ibaret. İçini doldurabildiğimiz o ufak zaman dilimlerinden. 
(E)

2 yorum:

  1. Kundera'nın "Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği"(miydi) o, dayanılabilirlik egzistansiyal fantezi olur(E) varolmanın hafifliğ (sartre)(mi) yoksa! Varolmanın dayanılmaz zorunluluğu(heidegger) evet bu daha doğru galiba

    YanıtlaSil
  2. Hafiflik,Zorunluluk veya Egzistansiyal orgazm.Bunların hepsi edimsel varoluşu-umudu yüceltmekte ben hepsinin yerine Stirner diyorum:HİÇ-bu sana fazla gelir

    YanıtlaSil